About Me
Bir gün sormuslar ermislerden birine: Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yasayanlar arasinda ne fark vardir? diye. Bakin göstereyim demis ermis.
Önce sevgiyi dilden gönüle indirememis olanlari çagirarak onlara bir sofra hazirlamis. Hepsi oturmuslar yerlerine. Derken tabaklar içinde sicak çorbalar gelmis ve arkasindan da dervis kasiklari denilen bir metre boyunda kasiklar. Ermis Bu kasiklarin ucundan tutup öyle yiyeceksinizg diye bir de sart koymus. Peki demisler ve içmeye tesebbüs etmisler. Fakat o da ne? Kasiklar uzun geldiginden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar agizlarina. En sonunda bakmislar beceremiyorlar, öylece aç kalkmislar sofradan.
Bunun üzerine simdi... demis ermis. Sevgiyi gerçekten bilenleri çagiralim yemege. Yüzleri aydinlik, gözleri sevgi ile gülümseyen isikli insanlar gelmis oturmus sofraya bu defa. Buyurun deyince her biri uzun boylu kasi»ini çorbaya daldirip, karsisindaki kardesine uzatarak içmisler çorbalarini. Böylece her biri digerini doyurmus ve sükrederek kalkmislar sofradan.
iste demis ermis. Kim ki hayat sofrasinda yalniz kendini görür ve doymayi düsünürse o aç kalacaktir. Ve kim kardesini düsünür de doyurursa o da kardesi tarafindan doyurulacaktir süphesiz.
sunu da unutmayin: Hayat pazarinda alan degil, veren kazançlidir her zaman...
____________
Seyret, Sus ve Dinle…
Bir gün bir dag günesle birlikte uyandı. Rüzgarın esintisiyle agaçların dallarını sallaya sallaya esneyerek gerindi. Günes pırıl pırıl tam karsısında duruyor, onunla arasınsa masmavi bir deniz çarsaf gibi günü karsılıyordu.
Dedi ki "Ben ben ne güzel bir yerdeyim, önüm masmavi bir deniz ve her gün günes bana gülümseyerek gün baslıyor."
Gökyüzünde küme küme bulutlar pamuk yıgınlarını andırıyordu.
Martılar çoktan uyanmıs gökyüzünde dans ediyorlardı. O sırada dag bir de baktı ki, eteklerinde minicik bir fare denize dogru yürüyor.
"Üfff bu da ne? Bu küçük fare benim manzaramı simdi neden bozuyor?"
Onun oradan bir an önce gitmesini istedi ve söyle bir titre